1'den 999.999/1.000.000'ın 1 milyar üssünü çıkar. İşte olasilik o

Edit: sadece 1 kez diye sormuşsun şimdi fark ettim, o zaman milyonda 1 evet

Milyonda birdir

Gene milyonda 1 dir

cevap milyonda bir değil, milyonda birden çok daha büyük. Tam formülü unuttum, ama şöyle hesaplanıyor:

(ilk denemede tutturma olasılığı) + (ilk denemede tutturamama olasılığı x ikinci denemede tutturma olasılığı) + ( ilk denemede tutturamama olasılığı x ikinci denemede tutturamama olasılığı x üçüncü denemede tutturma olasılığı) . . .

yani;

(1/1.000.000) + (999.999/1.000.000 x 1/1.000.000) + (999.999/1.000.000 x 999.999/1.000.000 x 1/1.000.000) ... diye devam eder.

not: cevabım en az bir kere tutturma üzerine. @ghilleinthemist'in dediği gibi, 1'e çok yakın bir değer olabilir. Unuttuk işte bunları hep.

cevap milyonda birden çoooooooook daha düşük bir sayı. SADECE bir kez tutturma olasılığı olduğu için.

10^-6 * (1-10^-6)^(10^9-1) * 10^9

en az bir kezse çok büyük tabi ~~1

miyonda bir olmadığı kesinde
ihtimal nedir bilemiyorum ama oldukça yüksek bir ihtimal bu.

zarı 6 atmak için 20 kere hakkın var , denersen büyük ihtimal 20 atıştan biri 6 gelir şansın 1/6 değil , o nedenle milyonda bir değil cevap

Yüzde bin beş yüz.

Aklıma daha bu site sourtimes org iken ssg'nin o domain altına koyduğu online uygulamalardan birindeki girilen rakamlara sayısal loto çıkma ihtimalini söyleyeni geldi. Hepsinde aynı sonuç çıkardı "bu numararalara sayısal loto çıkma ihtimali yoktur". Bunu hatırladım.

Olasılık hesabına göre yüzde yüz
Reel hayata göre denemeden bilemezsin

Maymun ve daktilo tezi var.
Araştır. Seninki ona benziyor

yüzde yüzdür.

tutturma olasigini soruyorsan 1000'de 1'e yukselir.

o ekonomist için öyle bir şey iddia edemem ama gay olup toplum baskısı nedeniyle yıllardır evli ve çocuklu yaşayan bir sürü adam var.

Değil ama olabilir de.
Bu konuda güzel bir film vardı.
m.imdb.com

Cem seymen mi diyon?

Soruna cevap yok değil.

Hepsi degil sanirim. Iki tanidigim vardi boyle, biri yakin arkadasim ve bildigin abaza ama efemine enteresan bi sekilde. Digeri de kari kiz pesinde ama kimse yuz vermiyor :)

Sanirim anneyle fazla vakit gecirenler bu sekilde gozukuyorlar.

benim de lisedeki matematik hocam öyleydi. bakarsan 50 yaşında çoluk çocuk sahibi adam ama mizacı efemineydi. gaylik aile kurmaya engel teşkil etmiyor ama mizaç üzerinden karar veremeyiz gibi geliyor bana.

tüm maskülen kadınlar gay olmadığı gibi - hatta bunu garipsemeyiz bile, tüm efemine erkekler de gay olmuyor.

degil ama kibar erkekleri hemen gay sanma cok yaygin. kibar olsak suc kibar olmasak suc.

biseksüel de olabilir. kibarlık değil de efemine tavırlı olup da gay olmayan yoktur gibime geliyor. kibarlıkla efeminelik çok farklı şeyler

bir insanın 30 yıllık evli ve 5 çocuklu olması, onun cinsel yönelimi hakkında fikir vermez. saklıyordur, anlaşmalıdır, ha değilse bile gizli gizli hallediyordur.

Alakası yok.

Mesele, bizim insanımızın kibar ile gay ayrımını yapamaması. Kibarsan ılıksın milletin gözünde.

Feminen hareketler ile kibarlık aynı şey değil. Bunu ayırt edebiliyorsak, o zaman feminen davranışlar sergileyen erkeklerin çoğu gaydir diyebiliriz bence.

gözlemlerime göre, efemine erkekler aşağıdaki şekilde olabiliyorlar

gay, biseksüel, eşcinsel
evli ve gizli eşcinsel
meriç
rol yapıyorlar

evet, kadınlar ile sıkı fıkı olmanın şart oldugu bazı mesleklerde erkekler efemine oluyor hatta gay rolü bile yapıyorlar. örneğin modacılar böyle.
okan bayülgen "gay olmuşak biz" ismi ile bu durumu hicvetmişti çok önceden

arkadaşlar kimse kibar erkeklere gay demiyor, centilmen, şehirli erkek deniliyor. aşırı kibarlıktan kırılan ve feminenlik düzeyinde bir nezaket ve konuşma tarzına sahip kibar erkeklere gay deniyor.

KaraSakall + 1

Kibarlık değil. 'Ihihihii' diye gülen var mesela. Tişikkirlir sipirmin gibi konuşanlar.

Bizim okulda bi eleman vardı. Tipi gayet feminen, sesi ince, konuşması bile kadınsı ve sürekli kız kankalarıyla dolaşan biri. Okulda herkes direkt "gay" (ki dediğim 90'ların başları, bu terim daha oturmamış, siz anladınız) olarak biliyor kendisini, öyle düşünüyor. Ha bu yüzden başına bir şey gelmedi okulda neyse ki, anlayışlı insanlarmışız demek. Neyse Orta bitti, liseye geçince ayrıldı bu. Derken Lise 2 falan gibi ziyarete geldiğinde elemanı tanıyamadım. Sesi kalınlaşmış, hafiften sakalları çıkmış, en önemlisi de hali tavrı değişmişti, feminenlikten eser yoktu. "Acaba kızlara yakın durabilmek için gay taklidi mi yapıyordu" diye düşünmedim değil. Belki hormonal bir mesele, zira ses değişimi olsun, kıllanma olsun, boy uzaması olsun biraz geç olmuştu.

narin ve kirilgan ile cem seymen'in hali tavri arasinda fark var bence. cem'in evli ve cocuklu oldugunu ogrendigimde bende cok sasirmistim ama hala oldukca gay ya da biseksuel oldugunu dusunuyorum. el hareketleri, ses tonu, agiz hareketleri normal degil, narin arkadaslar hepimizin etrafinda var ama bu oyle bir narinlik degil. bariz gay olanlarin zaten kalem tutusundan bile belli oluyor.

obur taraftan anderson cooper gibi adamlar da var, onun gay oldugunu ogrendigimde cok sasirmistim cunku onu kestirmesi zor, hareketlerden ve ses tonundan kesinlikle anlasilmiyor. enteresan isler..

pokerface +1

efemine olmanın genel geçer sınırları yoktur belki ama benim için var, çevremde bazen görüyorum, ne bileyim pembemsi ayakkabı giyip kadınlar gibi koluna bez torba takıp kolu dirsekten kırarak konuşanlar falan bana göre "efemine" çizgisini aşan hareketler, ha bunların içinde vardır elbet heteroseksüel vs. ama bana göre gay veya o çevrede geziniyorlar. Özellikle spor açısından takip ettiğim bazı ABD li kişilerin de baya kaslı ve sert erkek gibi durmalarına karşın gay olduklarını da biliyorum (Shaun T gibi).

Ayı sorunu yaşamıştım, Cialis kulandım. Aslında ilk başta dirent aldım, lakin sonra bir doktora danıştığımda da aynısını söylemişti. Elhak bir sorun yaşamadım ama herkesin koşulu farklı olabilir. Bir üroloğa danışmak uygun olacaktır, ben şanslıydım tuttu ama senin vücut koşulun farklı olabilir, daha başka bir ilaç uygun olabilir.

artilari: maddi - iki kisi yasamak kisi basi daha ucuz
aktivite yapacak birini bulursan tek basina yapmaktan daha keyifli gezidir, sudur budur.

eksileri: hayatta egitim gibi tasinmak gibi yapmak istedigin seyler varsa es cogunlukla ayak bagi oluyor, engel oluyor, vs.

Babam 30 yaşında evlenmiş, şimdiki aklım olsa askerden gelir gelmez evlenirdim diyor.

Evliyim. Bir tabir vardır ya “ruh eşi” diye. Bulursan evlen. Eksisi yok, artısı çok evliliğin. Çevremdeki bir çok evli arkadaşım mutlu değil. Biz tam tersi, çok mutluyuz, kendimize yetiyoruz, sırdaşız, dostuz, aşığız, hayat arkadaşıyız.

evliyim, tam olarak super kahraman + 1 diyorum. benim düşüncelerimi yazmış.

it depends. kişisine göre değişir. kimi sevdiğimle olayım beraber gezelim tozalım der kimisi ben özgür ruhluyum vs der. ne istedigini, ne ile mutlu olacağına karar ver.

bu soruya erkekler hayır, kadınlarsa "tabi lan manyak mısın" şeklinde cevap verir genelde.

Evli değilsem de evli bir filozof olan Sokrates'ten bir aktarma yapayım.

"Evlenin. Eşiniz iyi olursa mutlu olursunuz, kötü olursa da filozof olursunuz"

Evliyim ve mutluyum çok şükür, ama şimdiki aklım olsa evlenmem. Karıma sor o da aynısını diyor :)

Canın sıkılınca basıp gidememek, özgür olmadığını bilmek, birilerinin sorumluluğunu taşımak çok zor.

Evli değilim birlikte yaşıyoruz.
Geçen sene evlenmek daha çok istiyordum artık neredeyse hiç istemiyorum.
Temizlik, yemek ve çamaşı benim üzerime kaldı. Evde hiçbir şey yapmıyor ve hiçbir şeyden haberi yok. İşten gelsin oyun oynasın. Beceriksiz olduğu için evdeki tüm tamirat işlerini de ben yapıyorum. Market alışverişinden sıkıldığı için markete de ben gidiyorum söylenmesini çekmeyeyim diye.
O kadar görüşünce seks de azalıyor.
Erkek için yine mantıklı da çalışıp kendi parasını Kazanan (asgari ücret vs değil iyi kazanan) kadın için mantıksız.
Süper kahraman filmleri izlemekten kusacağım.
Kendime ayırdığım zaman kalmadı hizmetçilikten daha bakımsız oldum.
Söylenen dırdırcı kadına doğru ilerlememi görüp üzülüyorum.

8 yıl civarı evliyim, mutluyum, zorlukları var, iki çocuk var onların ayrı zorlukları var, bekarlıktan yine de kat kat iyidir.

Yaş: 39 Erkek

PS: mutsuz bir evlilik kabus olabilir. karşı taraf sorumsuz bir insan ise hayatta mutlu olamazsın.

@fasulyek +1

Heleki bir kadın bizim toplumumuzda neden evlenmek ister?

Adamın çamaşırlarını yıka, yemeğini yap, evini temizle. Kölelik resmen :)

Yani bir kadına bunları yaptıran motivasyon nedir? Çok mantıksız ya!

@john sen niye kadının öyle yükümlülükleri olduğunu düşünüyorsun ki?

boşanma aşamasında biri olarak bu duyuruya evlenmeyi öneririm diye cevap vermek isterim. evlilik tamamen şans işi. yıllarca sevgili olup evlendiğin insan ile evlenmiş olsan bile evlilikte ilişkiler çok değişebiliyormuş. eğer şanslı isen ve ruh eşin ile evlendiysen evlilik dünyanın en güzel şeyi. bunu söyleyebilirim. tüm bu temizlikti, ütüydü rutinleri bir kenara bırakarak konuşuyorum, sürekli bir dert ortağının olması, acılara birlikte göğüs germek, varlıkta yoklukta ortak olmak, mutluluğu paylaşmak, birlikte tatile çıkmak, tembel pazar kahvaltıları, tv karşısında birlikte ikindi uyuklamaları, kız çocugunuzun doğumuna birlikte şahit olup birlikte hüngür hüngür ağlamak. bence zaten hayatta insanın mutlu olup olabileceği sınırlı anlar bunlardır diye düşünüyorum. hayatın gerisi iş güç bin tane dertle uğraşmakla geçiyor. hayat eğer karşına tartışmadan etmeden bu basit ama huzurlu anları birlikte yaşayabileceğin birini çıkardıysa dostum sen dünyadaki şanslı azınlıktan birisin. inanın bana para vs tüm bu anların sonrasında geliyor.
he ben eski eşimle bunları bir süre yaşadım, sonrasında ise hayattan beklentilerimizin farklı oldugunu anladık ve sonrası tam bir cehennem azabı gibiydi. :) özetleyecek olursam evlenin, ancak evlenmeden önce hayattaki beklentilerinizin benzer oldugundan emin olun. karşınızdaki insandan asla emin olamayacaksınız ama hayatla ilgili ana kararlarınız en azından benzer olsun sonra benim gibi üzülmeyin. ve mutlu bir evliliğin anahtarı karşılıklı fedakarlık, egoyu bir kenara bırakmak ve onu gerçekten seviyorsanız bunu küçük şeylerle bile olsa hissettirmekten geçer bunu unutmayın. ben ettim siz eylemeyin :)

Sevdiğiniz ve hayata sizinle aynı pencereden bakan birini bulursanız evlenin. Ben beraber vakit geçirmekten zevk aldığım biriyle evliyim. Yzın çocuklar anneanneye / babaanneye yazlığa gider biz çocuksuz kalırız. Valla işe gitsem bile o zaman bana tatil gibi gelir. Dezavantajı, bekarken bir kadın olarak kendime ayıracağım zaman daha çoktu, şimdi illa ki evin sorumluluğu oluyor. Söylenen insan değilim, yapıp geçiyorum ama erkek yardım etse bile olay "yardım"la sınırlı kalıyor. Planlamayı, direktifi kadın olarak ben üstlenmek zorunda kalıyorum. Bir süre yanlız da yaşadım, o yanlızlığı sevmiyorum, burası net. Bir süre ablamla yaşadım, orada sorumluluk ablamdaydı, ben evin erkeği gibiydim. Bunu da sevmedim. Dolayısıyla eksisi olsa bile evliliğimden memnunum.

@super kahraman olsaydim baba olurdum

Kadının böyle yükümlülükleri olduğunu düşünmüyorum, ama toplumun gerçekleri maalesef bu yönde.

Bu konuda yargıtay kararı bile var yanlış hatılamıyorsam, boşanma davasında ev işi yapmayan kadını kusurlu bulmuştu yargıtay.

en cok enerrjiye ve besine ihtiyac duydugun vakit spor sonrasi olacak. 24te 1 cok zor ve bence saglikli degil. intermittent fasting'de yaklasik 3-4 saatlik bir yemek yeme suren olur. sabah spor yapip sonrasinda ani enerji ihityacinizi protein shake tarzi birsey ile gecistirip oglen guclu bir yemek yapabilirsin. bu sekilde
*hem sabah spor yaptigin icin gun boyu vucudun yag yakimina devam eder
* spor sonrasi gerekli besinleri alabilirsin
* oglen ne kadar cok yesen de aksama kadar sindirilmis olacaklari icin cok fazla zarari olmaz

Ne zaman yediğinden daha önemlisi ne kadar yediğin.

Vücut ne kadar verirsen sindirmeye çalışır.

İntermittent fasting yapıyorum diye 10bin kalori alma. O sadece yeme düzeniyle ilgili bir durum.

Yalnız şu var ki vücut uzun süre aç kalınca yağ yakma moduna giriyor. Bu modu değerlendirip sporla destekleyebilirsin.

Dolayısıyla sabah spor yapıp öğlen yemek yiyebilirsin.

Fazla yemekten de aşırı spordan da kaçın. Kalori hesabını doğru yap, yemeni ve sporunu disiplinli tut.

O zaman plan belli. Sabah spor, öğlen yemek. Zaten sadece şirket yemekhanesinde çıkanı yiyeceğim. Öyle 10000 kalori falan yok. Aşırı zorlarsa 16-8'e geçer öğünü ikiye çıkarırım. Bilgi için teşekkürler.

bunu geçici protez olarak her yer yapar. uzun süre kullanamazsınız sadece estetik açıdan kullanılabilir. herhangi bir diş hekimine gidin, anlatın meramınızı, gösterin bunları. yaparlar.

Teşekkürler. Ne kadar dayanır bunlar peki, uzun süreden kasıt ne mesela?

öncelikle çekimden sonra hemen implant koyulabilirdi.
hangi dişiniz bilmiyorum ama arka dişiniz değilse maryland köprüler var, internette bir aratın tam sizin istediğiniz şey.

Makedonya'da Ohrid gölünün kıyıları olabilir. Fiyatları pek bilmiyorum ama Ohrid kentinin hafif güneylerine doğru göl kenarında tam kafa dinlemelik yerler vardi.

Ohrid+1...şiddetle, hararetle tavsiye. Sessizlik istersen sessizlik, gece hayatı istersen gece hayatı. Çok sessiz olmadığından kaldığım hosteli öneremiyorum ama fiyat ve merkezi lokasyonu iyiydi. Sunny Lake Hostel. İşletenler de arkadaşlarını evde misafir ediyor gibiler, lakin biraz parti ortamı var, sessizlik arayana uymaz dediğim gibi.

Balkanlar çakma Avrupa. Al Schengenini bas git İsviçre'ye kafa dinlemek istiyorsan.

Karadağ - kotor
Bizevdeyokuz instagram hesabından kotor hakkındaki paylaşımlara bakabilirsin

Makedonyads guzel yerler var. mavrovo filan.

Geçen yıl hemen hemen tüm balkan ülkelerine gitmiş biri olarak Ohrid +1 diyorum.

Kotor +1

Bana antibiyotigi 3 gun kullan 1 hafta sonra da gel demisti discim.

Valla ben kutuyu bitirmek üzereyim, 14 tablet var, sabah-akşam aldım, bir hafta falan ediyor. Bu hesaba göre galiba tarihte problem yok. Sağolun.

O kadar da sınırlanmaz bu işler. Makine çevirisi ne kadar gelişse bile dil bilen profesyonel tercümanların yerini alamaz. En azından o çeviri yazılımlarını geliştirirken bu kişilerin bulunması gerekecek. En azından mevcut ömür süremizce diyeyim.

Neyse, en başta İngilizce seviyenizi yükseltin. Tercihan başka bir dili de öğrenin. İngilizce eğitmenliği-öğretmenliği yapabilmek için TEFL, TESOL gibi sertifika programları vardır. Bu sertifikaları alanlar Türkiye'de okulda değilse de kursta öğretmenlik yapabiliyor. Yurtdışında da baya geçerli, ben de şu anda TESOL çalışmaktayım mesela. Türk Dili mezunu olarak muhtemelen öğretmenlik düşünüyorsunuz. Bu tür bir sertifika almak biraz alanınızı genişletebilir. Başka bir alanda yüksek lisans olayına girebiliyorsanız o da bir fikir olabilir.

ingilizce kas
dıs ticaret ogren
profit

bi tanıdığım Türk dili bölümünü bitirip editör oldu. editörlüğü deneyebilirsiniz, tabii yardımcılıktan başlayarak. istanbul içi çok ilan gördüm.

b planınız olsun. işsiz kaldığımda ne yaparım diye. teknolojiye dönük işler düşünebilirsiniz. bu arada işsiz kalmanız uzun yıllar alacağından (teknolojik ilerleme hızı) yaşlılıkta ne yapabilirim diye düşünmelisiniz. ingilizcenizi geliştirip akademisyenlik de yapabilirsiniz.

Akademiden soğudum. Türkoloji alanında bilim yapıyormuş gibi olmak beni artık açmıyor. Biraz materyalist biri oldum sanırım. Hayata dokunmayan bilgilerle uğraşılıyormuş gibi geliyor artık akademide. O yüzden acaba ne yapsam diye bir arayış içindeyim. Kendi işimden şimdilik para kazanıyorum ancak yurt dışında tutunabilmemi sağlayacak şeylerde kendimi geliştirmem şart. İngilizce öğretme sertifikasını düşünüyordum. Hemen bakacağım.

Dilbilimden yüksek lisans falan kovalayabilirsin. İyi çalışırsan türk dili mezunu olman da işine yarar. Hem dilbilim gerçekten bilim. Natural language processing gibi Google a kadar ulaşan bir alanı var, hem de sinirdilbilim gibi tıpla içli dışlı alanları var. Araştırmanda fayda görüyorum.

dis ticaret
gold kasarsin
bos beles seylerle ugrasmazsın

macaristan vb gibi ülkelerde akademisyen ol. orada türkolojinin çok rağbet gördüğünü duymuştum.

Tekstilkent'te buldum.

Türkiye için vpnle yapılıyor, yurt dışı için vpne gerek yok

Yukarıda halen "hukuki prosedür sürüyor" minvalinde bir açıklaması var ama VPN olunca yurtiçi rezervasyon oluyor. Bi tek rezervasyonu garantileme için kredi kartı vermemeye dikkat etmek lazım, o açıdan güvenli değil. Hatta bankalar VPN üzerinden yapılan işlemi şüpheli görüp bloke edebiliyor, başıma geldi.

ama genelde o rezervasyon için de kredi kartı isteniyor sanırım. neyse bi bakayım ben.

havalimanının içindeki mercure otelin fiyatı diğer çevre otellerden pahalı değil. Amsterdam'da gecelik 50-60 Eur'Dan aşağı otel bulma şansınız zaten yok, bu otel de 400-450tl gösteriyor, 100tl için uğraşmaya değmez terminalin içinde kalmak varken. zaten havalimanı dışına git gel 15 eur.

Lounge a girebilir

Havalimanı ulaşım çok kolay tren havalimanı içine kadar getiriyor. www.ns.nl nuradan saatlere bakılabilir

Cevaplar için teşekkürler. Zamanında çok süper fiyatlı bir otel denk getirmiştim. O olabilse iyiydi. Mercure haricinde bi de Yotel diye daha küçük, Japon kapsülü tarzı bi otel daha varmış, orası nasıl? Bir de terminal içindeki otellere ulaşımı nasıl olur onu sorabilir miyim? Nereden nereye yürüsün?

Nikita diye bir film vardı 80'lerde aynı konuda, bunun bir de dizisini mi ne yapmışlardı gibi hatırlıyorum ama yanılıyor da olabilirim. Geçmiş zaman.

Çok teşekkür ederim

kendimi bildim bileli radio hits dinlemeye devam ediyorum.
lise zamanı ağır sago dinlerdim. artık kafam almıyor mesela.

metal dinlemeyi bıraktım.

çocuklukta burhan çaçan'la başlayıp ergenlikte haluk levent'e, metallica'ya, 20'lerde eski rock efsaneleri, saykodelikler derken pink floyd'a, bugünlerde ise Sia'ya doğru evrilmiş bir yanar dönerim. allah belamı versin arada ceza filan bile dinledim.

Çocukluk dönemi = Türkçe pop
Lise 1 = Gothic metal
Lise 2-Lise4 = Yerli/Yabancı rock
Üniversite 1 = Rap
Üniversite 2 - Üniversite 4 = İndie/Alternatif
After graduation = Elektronik, üçüncü yeniler

Yaş ilerledikçe müzik zevkim değişmemiş resmen evrim geçirmiş.

kronolojik açıdan şöyle olurdu sanırım:
80'ler yabancı pop>
90'lar yabancı/türkçe pop>
90/00 yabancı/türkçe rock>
geniş spektrumda metal>
geniş spektrumda rock>
geniş spektrumda alternatif rock>
geniş spektrumda alternatif rock/elektronik

tüm bu süreçte tsm ve en baştan beri dinlediğim türlerden temel şarkıları hep dinledim, dinliyorum; her dönemden 10-20 tane çok sevdiğim şarkı vardır ancak genel ağırlık böyleydi.
son yıllarda arabesk ve türkçe pop hariç her şeyi dinlemeye çalışıyorum. şu sıralar geniş spektrumda elektronik müzik ve türkçe underground rap'e kaydım mesela, etrafımda dinleyenler sebebiyle. çalma listemde 900 civarı şarkı var ama çoğunu çok uzun zamandır dinlediğim için biraz sıkıldım, böyle ara ara yeni şeyler dinleyip ilişkimizi canlı tutmaya çalışıyorum, aynı zamanda aileye yeni üyeler katmış oluyorum.

@uzdeniz burhan çeçenden pink floyda uzanan yolculuğun takdire şayan :D
biyografi kitabı ismi gibi oldu

Metal muzik turevleri dinlerdim yas ilerledikce elektronik muzige techno'ya dogru gectim. EDM dinliyorum full birkac yildir. Yerine gore de pop.
Degismeyen tek sey; hicbir turden yerli muzik hicbir donem dinlemedim, boyle devam ediyor.
30E

He arada klasik de dinlerim, gider canli dinlerim sezonda arada.

Gençliğim heavy metal dinlemekle ve çalmakla geçti. Zaman içinde kafa kaldırmamaya ve müzikal olarak çok da değerli görmemeye başladım. Zamanla yumuşadı şimdilerde alternatif metal, funk, progressive, indie rock vs dinliyorum.

Dönem dönem flamenco bile dinlemişliğim var gerçi. Her şeyi dinlerim salaklar için pop müzik hariç.

Lisede country dinlemeye başladım, sene 2002. Hala dinlerim, çok seviyorum. Son 3-4 senelerde blues da dinliyorum. Ama country dinlemeyi hiç bırakmadım.
Lise öncesi belirgin bir müzik zevkim yoktu.

orta ve lisede post punk / funky dinlerdim. sonra ne olduysa melodic death ve doom metale kaydım. sonra afro funk, mellow jazz, techno, deep house falan oldu. bunların hepsini dinler oldum.

ufuk ercan ve burak kut ile baslayip, baris manco - hakan kursun - jimi Hendrix - king crimson - Guthrie govan diye devam etti. aralara cazlar, blueslar, turkuler, klasikler, popiler de serpisti.

hiç değişmedi, ama biraz yumuşadı. eskiden dinlediğim janrlara çok sadıktım, şimdi benzer janrlara biraz toleranslıyım. eskiye dönük spektrumu genişletiyorum.
selam olsun yirmi senedir aynı şarkıları dinleyenlere. o/

Çok değişmedi. Yalnızca biraz daha yumuşadı +1

folklör öğretmenim sayesinde türküleri sevdim. çerkes, rumeli, karadeniz... her türlü türküyü dinler oldum. amelie filmi yan tiersen sevdirdi metalica dinledim özellikle therion çok sevdim de ama yoruyor bence. caz ve arada musiki dinliyorum. dinlendiriyor. klasik müzik de güzel.

Akustik

İlkokulda ve ortaokulun başlarında Teoman, Ogün Sanlısoy falan dinliyordum.
Ortaokulda türkçe rap dinlemeye başladım.
Ortaokulun sonlarına doğru hafiften Pentagram ile Heavy Metal dinlemeye başladım.
Lisenin başlarında Linkin Park ve Evanescence dinliyordum (çünkü neden? çünkü hoşlandığım kız bunları seviyordu. Ayrıca biraz aptal bir insanım, onun da etkisi var -bu müzikleri dinlememde değil, hala ara ara dinliyorum, böyle bir sebeple keyif almadığım halde dinlemem aptalca).
Yine lisede black metal dinledim. Motörhead dinledim deli gibi. Megadeth - Metallica tartışmalarında azılı bir Megadeth taraftarıydım (mazlumun yanında yer aldım hep). Sonra öğrendim ki Dave eski Dave değilmiş, çok değişmiş. Götüm dedim, Metallica'ya yanladım.

Rehberlik hocam vardı (çok güzel kadındı ya hu, neohippiydi, turuncu saçlar, çiçekli elbiseler, takılar falan :/) odasına giderdim sık sık, ben ona rotting christ dinletirdim, o bana pink floyd'un welcome to the machine'ini dinletmişti de burun kıvırmıştım.

Sonra hoşlanmadığım bir kız bana Pantera dinletmişti, cemetery gates'i sevmiştim, this love'ı sevmemiştim (hala sevmem) Pantera maceram orada son bulmuştu.

Bu arada megadeth dinlemeye son sınıfa kadar falan devam ettim ben.

Tool'un şans eseri (abimin mp3 playerında denk gelmişti) tek bir şarkısını (sober) dinlemiştim, çok sevmiştim. Sonra Schism'i açtım youtube'dan, bu neymiş yae, bu ne biçim vokal, rap gibi, meh deyip tool maceramı birkaç yıl sonra başlatmak üzere orada sonlandırmıştım (iyi bok yemiştim).

Üniversite Pink Floyd, Pearl Jam, Alice In Chains, Camel, Neil Young, Tool, A Perfect Circle, Pain of Salvation, Rage Against The Machine, King Crimson, Van der Graaf Generator, Jimi Hendrix, Led Zeppelin, Dream Theater, Iron Maiden, Rush ağırlıklı geçti. En çok Tool, Pink Floyd, Neil Young, Pain of Salvation, Camel, Rush, Pearl Jam ve Alice in Chains dinledim.

Şimdilerde ise Buckethead dinliyorum sanırım en çok.

Müzik zevkim daha çok progressive'e kaydı diyebilirim, bir parça da yumuşadı ve farklı türlere de açığım artık. Eskisi gibi müzik yobazı değilim.

Edit: Bir utanç vesikası olarak diyebilirim ki ilkokula gitmeden önce İbrahim Erkal dinliyordum.

Edit 2: Lisede bir ara manyak gibi Draconian da dinlemiştim. Bir de çok güzel bir İtalyan Metal grubu keşfetmiştim, adamların ilk albümü 96'da çıkmış bir de şimdi kontrol ettim 2011'de albüm çıkarmışlar. Bu grup da benim için gurur vesikasıdır, çok az bilinir.

diğerleri artsa da azalsa da, bırakıp başlasam da the cranberries hiç değişmedi.

ergenken metalciydim. burzum'dan tut metallica'ya kadar geniş bir yelpazede severek dinlerdim. geçen zaman içerisinde biraz daha yumuşadım ve ağırlıklı olarak elektroniğe kaydım. synth-pop, ebm, antin kuntin efektli müzikler falan.

rammstein dinlemeye 12 yaşında başlamıştım. 11 yıldır değişmeyen ve değişmeyeceğinden emin olduğum tek tutkum neue deutsche härte. farklı dönemlerde farklı tarzlara ağırlık verdiğim, farklı tarzlardan hoşlandığım olmuştur ama NDH (veya genel olarak alman elektronik müziği) her zaman ayrıdır benim için. alman olmayanlardan nitzer ebb'i ekleyebilirim. onun dışında eisbrecher, megaherz, rammstein, stahlmann, eisenfunk, die krupps, die toten hosen vs. bunları hayatımın sonuna kadar aynı sıklıkla olmasa bile daima dinleyeceğimden ve aynı tadı alacağımdan eminim. AŞKIM NOYE DOYÇŞE HERTE

minimalizme kaydı.

Lise klasik rock heavy metal
Üni grunge hard rock 80ler pop
Yetişkinlik üsttekiler ve elektronik şeyler

Değişmedi, sadece yelpaze genişledi. Metal dinlerdim, şimdi metal, klasik müzik, new age, doğu müzikleri vs. dinliyorum.

Ortaokul lise dönemlerinde genel olarak rock dinlerdim, aslında rock'a dair ne bulursam dinlerdim.
Ama en çok o dönem patlama yapan korn, limp bizkit, slipknot, deftones, soad vb grupları dinlerdim, çoğu şarkılarını hala ezbere bilirim:) Şimdi sadece spor yaparken dinliyorum. Eminem de çok dinlerdim bak o dönem, ingilizcemin gelişmesini ona borçluyum hatta, essay gibi şarkı sözleri vardı bitmeyen, oturup ezberlemişizdir.

Bu gruplardan sonra RHCP ve incubus hayranlığım oldu bir dönem. RHCP'den sonra grunge gruplara geçiş yaptım ve üni zamanlarında tam bir grunge'cı oldum. Hala da öyleyim.

pek değişmedi hala eski müzikleri dinliyorum.
müzik değişti ben değişmedim.

benim değişmedi.

Çocukluk: Türkçe pop dinlediğim yıllardı. Suat suna, nalan, sertap erener, nazan öncel, tarkan, emel müftüoğlu, bendeniz, yaşar vs dinlemekle geçti.
Tabii bir daha asla bunlar harici türkçe pop dinlemedim.

Ortaokul-Lise: Kargo, Gripin, Yüksek sadakat, teoman, mor ve ötesi, 84, the script, shakira, Sting, Frank sinatra, imagine dragons dinlediğim yıllardı.

Üniversite: Dünya müziği ile tanıştığım yıllar oldu.Şu an telefonda 2bin pc de de bir o kadar müzik var ve bunların yarisi türkçe- ingilizce harici şarkılar. Arapça'dan İsveççe 'ye portekizce' den Rusça' ya kadar bilimum dilde şarkılar var. Yine Klasik müzik sevgimin temellerini attığım seneler. Bu yıllarda genel olarak alternatif rock sevdiğimi fark ettim. Ağırlıklı olarak şunları dinlemekle geçti: Noir desir, calexico, beirut, mark knopfler, pearl jam, eric clapton, elvis castello, oscar and the wolf, gipsy kings, radio tarifa, dead combo, dead can dance, sam karpaniea, alexi murdoch, loreena mc, cake, flört, modern talking, U2, muse, pink floyd, keane, elvis presley, johnny cash, myrath, anna rf, vas, niyaz, mohsen namjoo, pilli bebek, zardanadam, sigur ros, Morrissey, roxy music vs

şimdi : 2018 benim metal müziğe önyargımı kırmak için bir şans daha verdiğim yil oldu. Ufaktan dinleyerek kendi capimda sevebileceğim bir türünü arıyorum. lethe ile bildiğim Dark tranquilty, Iron maiden, opeth, pain of salvation, amon amarth şu sıralar dinlediğim gruplar.

tabii birde sezen aksu , yıldız tilbe, ahmed kaya ve bilimum türküler var onlar her dönemde dinlediğim şarkılar olduğu için dönem dönem ayırmadım hiç dinlemediğim türler ise zannedersem rap ve arabesk müzik. tabi ibo' yu ayrı tutuyorum. Arkadaşlarla süt eşliğinde az şarkısını dinlemedik.

Genel olarak değişmedi. Trip Hop dinlerdim hala severek dinliyorum. 90'lar rapi dinlerdim, hala dinliyorum bıkmadım. Hatta yeni nesilin bazı rapçilerini bile severek dinliyorum. Değişen tek şey indie rock. artık dinleyemiyorum.

Çocukluk-ilkokul: Barış Manço, MFÖ, Erol Evgin, Türkiye'nin Eurovision'a çıkan şarkıları, Adını bilmeyip melodisine takıldığım bazı yabancı şarkılar, TRT çocuk korosunun çocuk şarkıları [tek kanal dönemi TVsever çocuk playlisti]
İlkokul-ortaokul geçiş dönemi: Yeke Yeke (Mory Kante), Gimme Hope Joanna (Eddy Grant), Englishman in New York (Sting), Twist in my Sobriety (Tanita Tikaram), vs dönemin popüler yabancı şarkıları [Pop saati, 1 Numara programlarından]
Ortaokul: House, Techno, Rap [Asitçi-Metalci savaşları dönemi, tarafım "asit" olmuştu :) ]
Ortaokul-lise geçiş dönemi: Kısmen patlayan yerli popa hafiften kayış.
Lise: Rap, lakin biraz MC Hammer ekolünden Public Enemy ekolüne geçiş [Yo MTV Raps programı etkisi]
Üniversite: Rap'e devam, reggae ile tanışma [Üniversitede siyaseten biraz Üçüncü dünyacıydım da]
Üniversite sonları: Eskilere bir de yeni bir gözle bakarak nostalji hissiyle başlanan eski yerli şarkılar (aslında bu trend lise sondan beri gidiyordu. Başta yazdığım Barış Manço ve MFÖ'yü arada zaten bırakmamıştım), yine bi zamanlar arkadaşların dinlediği ve benim sevmediğim rock, metal şarkıları.

Şu anda: Neredeyse tamamı 1995 öncesinden her telden ve dilden müzik. Youtube listeme baksanız Kuzey Kore marşlarından Alman yodellerine her şeyi bulursunuz.

Evet üniversite 1de ayrıldığım kız arkadaşım ile askerden sonra barıştım, Ağustos ayında evleniyorum.

Ayrılma sebebi zorunluluklarsa düşük ihtimalle olabilir. Yine de aradan geçen zaman ve insanlar genelde insanı değiştirir.

Evet, cok duydum.

bazi insanlara yeni bir insani tanimak, her seyi bastan yasamak, sil bastan emek koymak zor geliyo, o yuzden belki bu sefer ayni hatalari yapmayiz, olgunlastik, hatalarimizdan ders aldik hesabi eskileriyle gorusmeye tekrar basliyorlar.

tespit sadece, bir tecrubem yok bunun hakkinda.

ayrılma nedenleri, olgunluk seviyeleri gibi durumlara bağlı olarak değişir. bazen, aşkı meşki geçip "son çare" diye de bakabiliyor insanlar. :))

nice tnetennba +1, iş evlenmeye geldiğinde tanıyıp bildiği insanlardan birine "razı olan" çok var.

işe sadece gönül ilişkisi olarak bakarsak benim yapacağım bir şey değil, fevri veya ayran gönüllü bir insan olmadığım için bir ilişkiyi bitirdiysem muhtemelen sonradan fikrimin değişmeyeceğini ön görebiliriz. istisnai olarak şartların el vermediği durumlarda, şartlar sonradan değişmişse olabilir. kısacası nasıl yarım kaldığına bağlı...

www.youtube.com

şu şarkı durumumu anlatır vaziyette...

Benim boşandıktan sonra yeniden evlenen çift var tanıdığım.

"edit style" kısmından yapmadım, hücre ayarlarına girip "Vertical"ı işaretledim, öyle oldu. Bana cevap veren olmadı, bari kendi bulduğumun bir faydası olsun.

zaten öyle.

öyle zaten.

Bi an emin olamadım. Teşekkürler

Evet yatar, ama 23 günlük yatar diye tahmin ediyorum

@clones ziraat hesabına yatmamış. Bugün resmi tatil olmasına yoralım. PTT hesabına yatma ihtimali var mı acaba? Çünkü yol parasını oraya yatırmışlardı.

O zaman tebligat gelebilir şurdan alabilirsin diye

tmi olarak terhis olmuşsundur eğer normal terhis tarihin bu ayı tamamlıyorsa tam yatar. ayın 1i hemen yatacak diye bir durum yok ama ilk günlerde yatar maaş.evet ziraat yatacak.

Ben askerdeyken parayı elden alırdık. Kısa dönem erbaştım ben, belki asteğmenlerde daha farklı oluyordur.

terhisten sonra yatmıştı benim.

Benim yok ama aramalarımda gördüğüm bazı ilanlar gayet şüpheli. Aynı evi veren birden fazla kişi varmış gibi. Ha biri tüm maili, şifreyi unutup ayrı hesap açmıştır, eskisindeki evi de kalmıştır onu bilemem. Olmadı ana olarak kullandığın hesap haricindekilerin profil bilgilerini ailendekilerinki ile değiştirirsin veya direkt onlara devredersin. Ya da kapatırsın o hesapları çok korkuyorsan.

bu konu hakkında bir bilgim yok ama son zamanlarda gördüğüm en tatlı bebek. allah bağışlasın.

@lesemajeste çok teşekkür ederiz. darısı başınıza, varsa da allah analı babalı büyütsün. biz de doyamıyoruz sıpa ya valla :)

allah bağışlasın üsteki yazara katılıyorum

Acikcasi down sendromu teshisi oldukca kolay, cogunlukla bebek dogmadan bile teshis konuluyor. Boyle yurtdisinda 20 gun suren ozel bir test yapilmasi garip geldi . Farkli bir rahatsizlik icin test yapilmadigina emin misiniz?

@haldamir evet kesin teşhis doğumdan önceki ultrason ile ve kan testi ile konabiliyor. ancak bize böyle bir teşhis konulamadı. yani ultrason ile veya ikili/üçlü test ile kesin teşhis konulabilecek bir durum yoktu demek ki. ikili üçlü testte olasılık veriliyor, bu olasılıklar 1/250 den büyük olursa amniyosentez öneriliyor. bizim olasılıklarımız 1/10000 civarında idi yanlış hatırlamıyorsam. yani dediğiniz doğru ancak bütün vakaları çözemiyorlar bu şekilde.

ydışına gönderilen testte kromozom haritası çıkarılıyor yanlış bilmiyorsam. dolayısıyla bu kadar sürmesi doğaldır sanıyorum. 4 farklı yere sorduk hepsi 20 gün veya daha sonrasında sonuç gelir dedi. test kandan down sendromu testi. kromozom sayımı ile ilgili. eminiz.

Aynen dediginiz testin adi karyotip analizi, kesin tani koymanin tek yolu, ama cok komplike bir test degil, eminim ki her laboratuvarda yapiliyordur, google'da arama yapinca bile birsuru yapan lab cikiyor. O yuzden yurtdisina gonderilmesi garibime gitti yalnizca.

@haldamir belirttiğiniz adıyla tekrar labaratuarları arayacağım, daha erkene bir sonuç alma şansımız var ise o labaratuara da yaptıracağım testi. teşekkür ederim.

Doktor değilim sadece ailese down sendromlu bir üyemiz olduğundan yola çıkarak yorumda bulunuyorum. O eller hiçte down sendromlu eline benzemiyor. Öyle olsa tek bir çizgi olurdu sizinkinde üstte çizgi altta çatallaşan bir çizgi daha var. Ayrıca çift boğum yanıltıcı olsada serçe parmağı oldukça kısa olması gerekirdi sizinkinde öyle bir durumda yok. Gereksiz bir test gibi olmuş ama içiniz rahat olsun.

Haldemir'in soyledigi gibi bu test neredeyse her laboratuvarda yapilabilecek kadar kolay bir test. Universite hastaneleri gec sonuc verir ama ozel bir laboratuvarla gorusurseniz halledeceklerdir. Yurtdisina gonderilecek bir test degil bu.

mübarek pek tatlı. maşallah. uzun, sağlıklı, pofuduk ömrü olsun.

@kompisko çok teşekkür ederim yorumunuz için. bir nebze içimiz ferahladı. kontrole gittiğimiz doktor bizi bu yola soktu açıkcası. doğumdan sonra bizim down ile şüphelerimiz yok olmuştu. insallah gereksiz yere yaptırmışızdır tahlili.

@evrim halkasi internetten baktığım labaratuarlar da 2-3 hafta diyor sonuc için. yarın mesai başladığında teker teker arayıp soracağım. bildiğiniz hızlı yapacak lab. varsa paylasabilirseniz çok sevinirim. tesekkürler.

@susadım @moderniko
guzel sozleriniz ve dilekleriniz icin cok tesekkur ederim. daha datlışları sizin olsun.

Suratina bakilirsa down sendromlu gibi degil boynu falan kisa mi? Cunku down sendromlu bireylerin boynu kisa oluyor. Bana degil gibi geldi. Bu arada cok tatli bir kuzu masallah Allah bagislasin

Merhaba, öncelikle Allah bağışlasın.

Test yapıldıktan sonra sadece bazı kromozom bozukluklarına bakılan hızlı testler var fakat bunlarda daha fazla ücret isteniyor.

En başından istenseydi Amniyosentez yapılarak kesin bir sonuç söylenebilirdi. İkili ya da üçlü taramalar istatistiksel olarak bir değer verir ama bir ihtimal hep vardır. (250'de 1, ya da 10000'de 1 olsa bile)

Belirgin Down sendromlular olabileceği gibi test ile belirlenenler de olabilir.

Her neticede endişenlemeyip, tadını çıkarın bebeğinizin.

Çok tatlı, Allah sağlıklı ve uzun ömür versin. Maşallah

Göz şekli hiç de Down gibi değil. Aşırı da şirin (ha Down sendromu olan çocuklara şirin değil demiyoruz, göz şekli öyle görünmüyor, şirinlik konudan bağımsız) :)

@matilda @buck @sanquis @d max

çok teşekkür ederim. biz karyotip analizi yaptırdık onun sonucuna göre gerekirse mozaik down için başka testler varmış sanıyorum onlardan yaptıracağız.

@konusma ben konusuyorum

yiyoruz zaten kendisi de yiyor :) emzik emmiyo bütün gün parmak emiyor eşşolusu.

down sendromlu insanların serçe parmağı tek boğumlu oluyormuş hocam. biz de bu vesile ile öğrendik. el içi çizgisi de tek ve dümdüz oluyormuş.

Ya iyi de neden böyle bir şüpheye düşüp de çocukta bir şey arıyorsunuz ki?

Baya bildiğin normal bebek işte, biraz şaşılık var o da toparlanır büyüdükçe.

Karı koca takıntılısınız herhalde? Bu test temiz çıkınca "lan belki de yanlış sonuç çıktı" diyip tekrar mı test yaptıracaksınız.

Ya hu hiç bir belirti yokken niye kıllandırır aileleri bu doktorlar? Varsa erkenden önlem alalım denilebilecek bir şey değil ki bu!

Varsa var, yoksa yok. Neden olma ihtimali çok düşük olan bir şey için üzüyorlar sizi.

Lan yoksa sırf test yaptırmak, para koparmak için mi bu vicdansızlık? Kaç para bu test Allah aşkına?

+1 John Bloor

Allah analı babalı büyütsün.

+john devlet hastanesine kontrole gittigimizde doktor yaparsak iyi olur demiş. yoksa hiç işimiz olmaz : ( iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederiz. ben de bir şey olmadığını düşünüyorum ama doktor down belirtisi var diyince bize onu dinlemek düşüyor. buradan biri çıkıp şuna gidin en iyisi o deseydi direk gidekcektik. neyse bekleyecegiz.

Öncelikle doktor demişse o test yapılacak. Ben tipik bir down sendromlu çocuk yüzü görmedim. Ama doktor değilim. Tanıdık bir aile dostumuzdan ötürü limitli bir bilgim var.
Allah sağlıkla büyümesini nasip etsin.

@siyam
biz de sizinle aynı fikirdeyiz. işi hep meslek sahiplerine bırakmak gerektiğini düşünüyorum. bu sebeple başımıza hoş olmayan şeylerde gelebilir ancak meslek sahiplerinin o konuda değerlendirme yapması bence daha önemli.

Yukarıda birine karyorip analizi yaptırdık demişsiniz, yaptırdınız mı yaptırmadınız mı? Yaptırdıysanız zaten Down Sendromu oradan anlaşılır. Mevcut prosedürü bilmiyorum, ben hastane stajımı 10 sene önce yaptım ama üniversite hastanelerin Tıbbi genetik bölümlerini arayıp bilgi alabilirsiniz. Tıbbi genetik doktoruna gösterirseniz çocuk doktorundan daha iyi anlar.

@evrim

karyotip için kan verdik, şu anda sonuç bekliyoruz. sonucun gelmesine en az 2 hafta var. bugün bir de rapid fish tahlili yaptırdık. onun sonucu 3 günde geliyormuş. karyotip kadar detaylı değil ancak en azından 21. kromozomun 2 veya 3 şeritli olduğu belirleniyor.

ben de bizim minik için zamanında endişelenmiştim. dış görünüşten anlama yollarına bayağı bi bakmıştım. sizin meleğinizde hiçbir belirti göremedim. yalnız çok küçük bir ihtimal de olsa bazı çocuklarda dış görünüşte problem olmamasına rağmen çeşitli sendromlar görülebiliyormuş. ama çok düşük bir ihtimal. anladığım kadarıyla doktor da kesin %100 sonuç için kan tahlili falan istemiş

rapid fish testi sonuçlarında bir anomali gözlenmedi. karyotip gelince onun da sonucunu yazacağım.

@tukenmez adam: çok sevindim. umarım diğer test de olumlu gelir

@burya çok teşekkürler. biz de umut la bekliyoruz bebişin sonucunu.

1. testimizin bizim açımızdan olumlu çıkması şerefine bonus content :)
ibb.co

maşallah. çok sevindim.

çok sevindim. maşallah aşırı tatlı bir şey bu ya.

ponçik ya çok tatlı maşallah^^

Komiklik kişiden kişiye değişen bir kavramdır. Ben genelde Airplane, Çıplak Silah, Spaceballs, Monty Python ve Kutsal Kase, Kemal Sunal külliyatı vs. komedi filmi sahneleri açarım.

zaten sorun olmayacaksa göstermelik bir kontrat yapıverin. Ivır zıvır işlerde lazım olabilir. (ofise bir şey bağlatma gibi)

aranizda bir kira kontrati ve odemesi olmasi gerek.

sirketi babanizin uzerine kursaniz?

babanızla kira kontratı yapacaksınız. sonra aylık brüt kiranın %20'sini stopaj olarak ödeyeceksiniz.

Hımm...ben annemle kalmaktayım, evde köpek falan var, o yüzden pek home office olacak gibi değil. Yaşadığım ev anneme ait, mesela oradaki kendi odamı home office yapsam (babama kiracı daha fazla lazım) onun için de annemin evinin odasına kira veriyor mu gözükmem lazım peki?

babanla kontrat yap ayda 20 lira ver sanki ne olacak.

kirayı anlamsız düşük gösteremezsin. bir önceki kira bedeline bakıyorlar. kira düşük gösterilip stopajdan kaçılıyor mu diye

Evet doğru, kira rayici diye bi şey de var. Önceki kirası çok fazla değilmiş galiba ama. Aman neyse, normal bi kiracı bulurlar daha fazla getirir. Sanal ya da paylaşımlı bakacağım. Evde valide, köpek falan, biraz konsantrasyon sorunu olur. Annemin evinin odasını kiraya vermek nasıl bi çözüm peki?

en eski çünkü. o kadar çakal ufak esnafı böyle bir ortama toplamak kolay ve bir anda olacak bir iş değil.

(bkz: tıkla gelsin)
şimdilik tab gıda ürünleri(burger king, popeyes, arby's vs.) dahil ama farklı markalarla da anlaşma yapacaklar-mış.

bunun dışında yemeksepeti saldırgan bir şekilde tekelliğinin sürmesi için hamleler yapıyor.
www.yemekmotoru.com'nin-haksiz-rekabeti/38
webrazzi.com

bir de sanıyorum ki bir restoranın aynı anda yapacağı servis miktarı bellidir, yani hem yemeksepetine hem de başka sitelerin siparişlerine yetişmek kolay olmasa gerek. bir elbiseyi toptan üretip isteyene istediği zaman satsın diye verebilirsin ama yemek öyle olmadığı için ekstra işgücü vs. gerekir. bu durumda başkasına gitmektense piyasadaki en büyük oyuncuyla kalmayı seçiyor olabilirler.

Alternatifi vardi bi tane yemekye.com mu oyle birsey.

İpad kampanyasi yapip binlerce siparis verdirip 3 ay sonra da kactilar. Fena degillerdi oysa ki.

islerini duzgun yaptiklari ve marka itibarina dikkat ettikleri surece, rakipsiz olacaklardir.

yemeksepeti.com'un mevcut kullanicilarinin baska yemek siparis sitesini kullanmak icin guclu bir sebepleri yok. olsa bile diger siteler de bu istekleri muhtemelen karsilayacak gucte degil. yemeksepeti.com bu isin tekeli. tekeli kirmak icin tekelin zayif oldugu konularda siz on plana cikmalisiniz, kaldi ki turkiye'de boyle bir alternatif site daha yok. bir de, yillar yillar evvel kurulup bu guzel gunleri ongorduklerinden, kendilerini iyi haziramislar ve basarilarinin tadini cikariyorlar. bahsetmis oldugun e-ticaret sitelerinin her birini digerinden ayiran arti ve eksi yonleri var, bu sebeple her birinin de kayda deger musterileri var.

Motosiklet taksi uygulaması Scotty de yemek servisi işi yapıyor ama galiba motorun sürücüsü sizin için nevaleyi alıp getiriyor. Bağlantı lokantalarla kurulmamış yani.

Yıkarım genelde rahat edemiyorum öyle

Ben de yıkıyorum ama aslında doğru olan yıkamamak, macunun oluşturduğu film dişler üzerinde bir süre kalınca daha etkili oluyor.

diş macunu yenmek için değil ki, neden yiyeyim?

Yıkarım, aksini düşünmek bile garip geldi.

ama shameless'da fiona hiç yıkamıyor. tükürüp yoluna devam ediyor. peki buna ne diyceksiniz?

diş fırçalamak, dişte bulunan artıkları çıkartmak demek. o artıkların tekrar ağzın içine yerleşmemesi adına ağız güzel bir biçimde birkaç kez çalkalanmalı ve daha sonra tükürülmelidir.

Yıkanır. Shameless dizisi bildiğim kadarıyla pek hijyene önem veren karakterlere sahip değil.

cok yikardim simdi cok az yikiyorum. ideali yikamamak, onu ogrenince dayanabilecegim kadar az yikamaya karar verdim.

Yıkıyorum.

yıkıyorum ama sonra listerine ile çalkalıyorum.
yalnız şu kısım kafamı kurcalıyor; bu macunlar diş beyazlatma vs. gibi olayları yapacağını söylüyor ya, biz o macunu yıkayınca dişte kalmıyor, kalıyorsa da az kalıyor. 2 dakikalık fırçalamada mı ne fayda sağlayacaksa sağlıyor?
bana sanki macunlu bırakılmalı gibi geliyor bu yüzden, bırakılsın ki artık mineyi mi kuvvetlendirecek, beyazlatacak mı ne yapacaksa yapabilsin.

Filmlerdeki herseye inanma, adamlar ayakkabiyla giriyor eve die biz de girmiyoruz:)

yıkanması gerekiyor. ancak gargara yapıldıktan sonra yıkanmaması lazım.

diş macunu da sonuçta bir deterjan kategorisinde temizleyici. kimyagerler daha doğru bilgi vereceklerdir. o yüzden ağızda kalmasını sağlıklı bulmuyorum. her daim çalkalarım.

dis macunu deterjan kategorisinde bir temizleyici degil. agizda tutulmasi saglikli ve dogru olandir. kesin bilgi yayalim.

Yıkamıyorum, tükürüp devam ediyorum.

ya buna bir diş hekimi cevap verebilir mi? yani hayır yıkamayacaksınız deseler bile ben bir iki çalkalarım yoksa midem bulanır:) ama en azından sorunun doğru cevabı çıksın ortaya.

evet çünkü diş macunum mavi her yerim mavi kalır çalkalamazsam.

rezervasyon sırasıda ödeme alınmıyorsa otele giriş yaparken 3 kişi ayrı ayrı istediğiniz kart ile ödeme yapabilirsiniz.

Ama rez sırasında ''ön ödemeye gerek yok'' notunu görmeniz lazım. aksi takdirde verdiğiniz karttan hepsini çeker konaklama öncesi.

Japon askeri'ne ek. Ön ödeme alırsa da dünyanın sonu değil. Arkadaşların otele vereceklerini sana verirler.

İdil Biret. Paris'e gönderildiğinde Atatürk ölmüştü ama vizyonu devam ediyordu tabii.

İdil Biret'le ilgili bir belgesel vardı, bulursanız izleyin. Bu Paris'e gönderilme sürecini detaylıca anlatıyordu. Meclisten kanun falan çıkarmışlardı hatta İdil için.

Paris'e moda okumaya gonderdigi terzisi Levon Usta vardi.

4. kusak torunu anlatiyor: www.youtube.com

idil biret ve suna kan için özel olarak çıkarılan kanun;
www.tbmm.gov.tr

Mimarlar arasından Seyfi Arkan ve Nazimi Yaver Yenal var.

uydurmuyorsam necip fazıl da atatürk bursuyla paris e gitmiş ama okulu biterememiş, diye okuduğumu hatırlıyorum bi yerlerde

Sadi Irmak. Başbakan oldu.

Bir dönem 1930'larda Almanya'ya maden mühendisliği eğitimine gönderilen öğrencilerle ilgili bir yazı dizisi vardı. Nazi dönemine de denk geldiği için bi miktar sıkıntı çekmişler. Yazı dizisinin kendisi yok ama konuyla ilgili daha sonra tarihli bi yazı buldum. www.milliyet.com.tr

ihsan ketin. www.hurriyet.com.tr

tüm büyük başlar var işte , adamların trafiği ters yönde hepsi uk'e özel arabasını yapıyori automotive industry in the uk, list of car manufacturer diye aratın.Ford'un Dagenham denen dandik yerde hayvani bir tesisi var, filmi falan da vardı

Toyota'nın da fabrikası var orada. Bazı modelleri orada yapıyorlar. Japonya'da da araçların direksiyonları sağdadır bu arada, ek bilgi olsun.

Opel'in de adi degisik bu arada. Vauxhall diye bir marka ismi var. Opel'in araclari bu marka adi altinda satiliyor. 2. dunya savasi'na uzanan bir hikayesi var.

Bentley, Aston Martin, Rolls-Royce, Morgan, Lotus, Jaguar, Caterham, Land Rover, MG Rover, Mclaren, Mini, Tvr

Genellikle ya ultralüks yaparlar ya da süperhafif ufak go-cart tipi pist canavarı yaparlar öyle severler.

İngilizlerin kendi sermayeleri olarak bir firma bile kalmadı. Hepsini yabancılar ele geçirdi;

www.wikizero.info


www.wikizero.info

Rover, hatta amblemi İngiliz kraliyet arması.

tarkan - gül döktüm yollarına

Nazan Yeşiltan-Tak Takıştır www.youtube.com

sinan erkoç - havam yerinde www.youtube.com

Kızak veya kayak, kış ortamında kayma sporlu tatil istiyorsanız ister istemez otellere düdükleneceksiniz. Kartepe'de hatta bi Green Park tekeli var, zaten başka otel bile yok (sonradan açıldıysa bilemem). Uludağ'daki "2. Bölge" olarak anılan yerde en son hatırladığım kadarıyla daha ehven fiyatlar vardı.

Geçen senenin başına kadar seyahat acentesinde çalışırdım.

herkes'te dinleyecekse: www.youtube.com

gamsiz hayat - candan ercetin www.youtube.com

bu tip duyurularda paylasilan sarkilarin dinlendigini hic sanmiyorum acikcasi ama yine de paylasak bi tane. mobil oldugum icin link veremiyorum, son gunlerde en cok dinledigim,

eisbrecher - sturmfahrt

artık mobil değilim huhiho link,

www.youtube.com

Eğer sizde uykuya muhtaçsanız

open.spotify.com

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

bu tarz duyurulardaki her paylaşılan şeyi dinliyorum ve hoşuma giderse hemen kaydediyorum.Bazen çok güzel şeyler çıkıyor.

www.youtube.com

www.youtube.com

ci.memecdn.com :) grammer naziler rahatsız.(ben dahil)

www.youtube.com

White satin

open.spotify.com

hepsi enlerim

www.youtube.com Son birkaç yıldır benim moral düzeltme şarkım budur. Obladi Oblada'nın reggae versiyonu.

favorim elif çağlar. 'herkes'te' dinleyecekmiş madem.

www.youtube.com

çocukluğumdan beri müzikle uğraşıyorum, koloratür sopranoyum. son 2 senedir kendi bestelerimi yapıyorum ve onları tanıtmak için uğraşıyorum. şu aralar yerel radyolarda çalmaya başladı.

eğer beğenirseniz belki ekleyebilirsiniz. bu bana gerçekten çok destek olur ama daha önemlisi beğenilmiş ve benimsenmiş olmanı beni mutlu eder.

TÜR: ALTERNATİF/INDIE POP

Arin -(git: youtu.be)
Uzak - (git: youtu.be)

yere bir şey düşürmüştü. Görür görmez işte bu dedim.

Henüz tanışmadım.

Yuzde 80iyle sozlukten.bir kismi da mesleklerim geregi olusan tanisikliklardan.

Hepsiyle İnternetten tanıştım.

kafede otururken kendisi gelip numarasini verdi.

Doktorda cinsel hastaliklarimizi tedavi ettirirken

o işler internetten olmaz bence.

Doğuştan beri benimle beraber. Kolumun ucunda ;)

cok acil cevap lazım.Yeni çipli kartım yoksa pasaportumu kullanabilir miyim ?

pasaportla girebilirsin.

pasaporla girebilir kesin bilgi mi ?

haha sadece kendini tiklemişsin :) pasaportla neden girilemesin ya. pasaportun geçerliliği kimlikten yüksektir her zmaan.

tik işereti ne işe yarıyor bimiliyorum ki :)

dün ukraynadan gelen bir arkadaşım sadece pasaportla girebildiğini söyledi. onun söylediğini aktardım mesuliyet kabul etmem başgan.

Tik işareti cevabı beğenme manasına gelir.

Diğer konuya gelince esas ana yurtdışı seyahat belgesi pasaporttur. Kimlikle DE girilebilen ülkeler vardır ülkelerin anlaşmalarına göre. 2 ülke arası kimlikle seyahat edilebilmesi artık o ülkeler arasında pasaportun geçmeyeceği anlamına gelmez. Pasaport genellikle özel olarak çıkartılan, kimlik kartından daha pahalı bir belge olduğundan bu kolaylık vardır sadece, gidilecek tek ülkeye kimlikle gidilebiliyor ise boşa pasaport çıkarma diye.

Uçak biletlerinde bu işler mesafeye pek bakmaz. Biletin alım fiyatı kuralına göre son iptal-değişiklik yapılabilecek bir tarih vardır, bu tarih geçilirse sade rezervasyon yapılamaz. Özellikle düşük fiyatlı biletlerin iptali mümkün olmaz. Eğer tarih yakın ise genellikle biletin son iptal tarihi ya çok yakın, ya da geçmiş olur. Hatta bununla da kalmaz; havayollarının bu son iptal-değişiklik tarihlerini değiştirme hakkı vardır. Aylar sonrası için rezervasyon yaptığım biletin son iptal tarihinin 3 ay sonrasından ertesi güne kadar çekilmiş olduğunu bilirim.

uzun mesafelerde var. ya uçuş yaklaşmıştır. ya tokyo seferlerine yapmıyordur yahut zaten adınıza hali hazırda bir rezervasyon vardır.

Bu arada benim 3 ay sonrasından erken (ertesi güne) çekilen biletim de uzun mesafeydi. Hatta söyleyeyim, Japonya idi (başka şehir, başka havayolu, aktarmalı uçuş).

Watchmen.

Uzay bilim kurgusu değil, post apokaliptik de değil. Ama çok güzel :/

Solaris

izlemediysen;

arrival

Arrivel
Gravity
Martian

İlk aklıma gelenler.

Contact

Arrival +1
12 Monkeys (dizi olanı)
District 9 da olabilir.

Zamanda yolculuk teması ilginizi çekiyormuş. O zaman Dark'ı (dizi) mutlaka izlemelisiniz.

12 monkeys(film olanı)

dipnot: dizisi bok gibi.

Stargate
Martian

Hem bilimkurgu hem post apokaliptik diyebileceğim bir Japon filmi var. İçinde bir miktar Steampunk-Formicapunk (Steampunk olayının 80'lerin tarzı olanı gibi düşünebilirsin) etkisi de var, özellikle gemide. "Hiso hiso Boshi" veya İngilizce adıyla "Whispering Star". Yalnız fazla minimalist ve yavaş gelebilir. www.imdb.com

Apollo 13
Sunshine
Prometheus
Europa Report

çoğu sayılmış gerçi ama:
obicimsinema.com

Waterworld -kevin costner

Eğer dizi ise çok eskilerden "Atlantis'ten Gelen Adam" vardı bu tanıma uyan.

1977 yapimi Patrick Duffy nin oynadigi Atlantisten gelen adam.

bir araya gelinebilir ama eskisi gibi olmaz bence.

kadinda zor. erkekte olur. zira erkek biraraya gelmedikce eskisi gibi olmayacagini idrak edemeyebilir. er ya da gec o da farkedecektir...

Boşandığı eşiyle tekrar evleneni bile tanıyorum, tekrar bir araya gelmek ne?

biz 2 kere ayrıldık:)
hala beraberiz.

gelse ne olur, iliskiye gore degisir ama bence her turlu olmaz.

bir araya gelinebilir, eskisinden daha iyi duruma da gelinebilir.

onemli olan istemek, gerisi cok onemli degil.

bir çocuğa atlas ismini koymak büyük challenge. mithrandir koysan daha iyi.

aslan veya iskender diyeyim arapça kökenlerini bilmiyorum

Tarık

İngilizce değil ancak Attila.

paris

editleyemiyorum, yunan mitolojisindeki paris

Ses olarak Can-John, Deniz-Dennis benzerliği var ama şimdi Can'ın İngilizcede "teneke kutu" manaya gelişi sıkıntı biraz.

Kökenini bilmiyorum ama Deniz -Dennis

Sami var. Duz adam Sami. Iskandinavya'da yaygin.
Töre olabilir yine Iskandinav dilinde Tore var benzer ses.
Ural olabilir ama Oral diye dalga gecilebilir.
Kamuran var Cameron:)
Duran falan da olabilir :))

Bunlarin disinda elbette Yusuf Davut Bunyamin Harun Ishak Ibrahim Ismail Musa vb arapca ibranice her yerde olan isimler.

www.thesecretlanguage.com

Dogum gunlerinden analiz yapabilirsiniz.

Yay-terazi için iyi olur derler. Ben terazi erkeği olarak eski kız arkadaşım yay burcuydu. Sonu gelmeyen birtakım flörtlerde durumu düşündüm, onlarda da baya bi yay var. Enteresan geliyor bazen. Bi çekim olmuş gibi sanki.

aydin'in link süper yalnız çok beğendim. ikili ilişki durumlarında olumlu ve olumsuz taraf ile tavsiyeler iyi verilmiş.

anlayabiliyorum. cocuklugumdan beri ingilizceyle (ve baska dillerle) ugrasiyorum. universitede mutercim-tercumanlik okudum. iki yildir cevirmenlik yapiyorum, ogrenciyken de yapiyordum.

Ben anliyorum. Anadolu lisesi mezuniyeti, ilgi, alaka, calisma, ingilizce yuksek lisans, yurtdisinda yasamak yardim etmek. 11-12 yillik bir surec bu. Ama bbcde simdi duzgun ve berrak bir dil kullaniliyo. Onun da etkisi var

anliyorum cok okudum cok dinledim olabildigince konusmaya ve yazmaya gayret ettim

Anlayabiliyorum. Universite oncesi egitim, ilgi alaka, universitede ingilizce lisans ve lisansustu dereceleri yurt disida almak/aliyor olmak bana yardimci oldu.

surekli ingilizceye maruz kalmak, kitap, oyun, muzik.. ama hepsinden once heves. ben yalnizca sevdigim bilgisayar oyunlarini oynarken lazim oldugu icin severek ogrenmistim, baskalari da kitap film falan derken hallediyor heralde...

alanya da garson olarak calisiyordum sonra bir ingiliz kizla tanistim meger sonradan ogrendim ki kiz resit degilmis bende nikah kiymis bulundum dini nikah.Tabi hakkimda islem yaptilar ceza evine girdim bu arada kiz hamile. ceza evinde oldugum sirada kizin yilan anasi babasi aklina girip kizi ingiltereye goturduler.sonra bende ingiltereye gitmek icin epey ugrastim bu arada ingilizcemi de gelistirdim.

Lisede hazırlık okumak, bütün derslerin ingilizce olması, üniversitede sürekli yabancılarla içli dışlı olmak ve kapanış. En çok lisede öğrendim ama kafama vura vura öğrettiler. Babam da her gün ödev verirdi. İyi ingilizce kitaplardan günde 50 sayfa çözerdim. İngilizcem dışında iyi dersim olmadı sonra.

anlıyorum. çocukluğumdan beri kendi isteğimle ingilizce ile haşır neşir ola ola

O aslinda intermediate ingilizce falan, dinleye dinleye geldim.

@imnotsureabout Galiba bu tiarwain o 90'lardaki meşhur Musa. Kız da Sarah idi hani.

destekçi supporter, müşteri customer ??

bunlara şaşırıyorsan çok acayip bir şey daha söyleyeyim o zaman; mesela pasta pasta demek değil makarna demek :D

edit: sanırım patron: destekçi - müşteri demişsin ama değil hami, vekil gibi bir anlamı var.

patronun nesi müşteri demek?

patron fransızcadan giren bir kelime. anlamın da parasal ilişkide üstte olan, yani başka birine maddi destek sağlayan koruyucu. patronize da ahanda bu yüzden "hor görmek" oluyor. "ben leonardo, sen medici misin de artistlik yapıyon allahsız" manası var yani patronize'ın.

@air, @cagdas donem kuramcisi dictionary.cambridge.org

Latince patronum kelimesinden geliyor, orijinali ingilizce olan bir kelime değil. Patronum da koruyucu, üstün gibi bir anlama sahip. Harry Potter’da “expecto patronum” diye bağırırlar mesela koruma büyüsü için. Patre- baba kökü.

Ya o bi şey değil "patron" diye dikiş şemasına da diyorlar burda. Eskiden örgü-dikiş dergileri çıkardı "patronlu" diye, ben de şaşırırdım derginin patronu olmasının ne gibi bir özelliği olabilir ki diye.

Arkadaşım senin kedi kızgınlığa girmiş. Attırmasını engellemenin tek yolu kedini kısırlaştırmak. Başka yolu yok. Geçmiş olsun şimdiden.

yasi gelmis artik kisirlastirmak durumundasin.

Alışırsa koku bırakmaya kısırlaştırdıktan sonrada devam edebiliyor bu yüzden kısırlaştıracaksan geciktirme.

kizginliktan emin degildim, inanmak istemiyordum belki de...
tesekkur ederim, el mahkum toplari aldiricaz artik.

www.youtube.com

gece uyurken dikkat et.

kedini kısırlaştırma vaktin gelmiş: static8.bobiler.org

Bu kızgınlık aşaması geçene kadar yavru da isteyen bi dişi kedi sahibi ile anlaşıp çiftleştir, hayvan durulsun ondan sonra kısırlaştır. Aklımda nedense tam o an kısırlaştırmanın tehlikeli olabileceği kalmış. Neyse bu kısırlaştırma konusu tam gerekli kötülük (necessary evil). Bir yandan empati kuruyorum aşırı ters geliyor, bir yandan da o malum sebepler (arkadaş değinmiş) Biri kedi-köpek için prezervatif icat etse aşırı sevineceğim.

Cevabımızı sağolsun moderatör silmiş. Bir daha yazıyorum, minnoşun için en güzel çözüm hiç çiftleştirmeden kısırlaştırmak.

Rings avm'deki migros'ta var. Daha 3 gun once aldim.

bana niye öyle dediler o zaman, kızdım şu an.

ama dedigin yer uzakmıs

5M Migros'ta denk geldim geçen, İKEA'nın oradakinde. Carrefour'da da görmüştüm ancak kiminde olmuyor.

Bazen evimin (Yeşilyurt), bazen de eski işyerimin (Kadıköy) yakınındaki iki kuruyemişçide gördüğüm bir aromasıydı. Normalde sirke sevmeyen ben bile şu cipsin hastasıyım denebilir ama dedikleri gibi her yerde bulunmayan bir ürün bu.

maltepe carrefour'da gördüm.

Macrocenterlarda oluyor genellikle orada görüyorum.

kanyon ve çitys maçroçenterda yok :(

ben bi kaç hafta önce istinye park macrocenterdan almıştım.

Benim de tam aksine öylesi tarzım değil ama Kadife sokak içinde, Rexx'in hemen yanındaki mekan bildiğim kadarı ile Türkçe ağırlıklı. Değiştirmediyse, hiç gitmedim bilmiyorum.

ikea gibi bişey. ama olmayadabilir. ben buna ulaştım.

poryadok.ru

üstte nerede yazıyor altta da sipariş yazıyor. yazılardan bulmak mümkün değil logoyu tanıyan çıkması lazım :)

üst: GDE
Alt: PORYADOK

Ortada Rusça "J" harfi var. Eğer Rusça harf çıkıyorsa şu: "Ж"

Sultanahmet ten ucretsiz otobusler kaldiriliyordu gectigimiz yillarda. Maraton sayfasindan ulasim ile ilgili bilgilere bakin.

Zannedersem karşıdaki yakınlarında yatıya kalman gerekecek. Anca öyle.

kadikoyden ulasim kesin vardir, sana deniz otobusuyle kadikoye gelmek kalir. (tabi pazar sabahi deniz otobusu saatlerine bakman lazim... yetisir mi, vs)

Taç david beckham a bile yakışmayan bir şey nolur taç takma
Köpük kullana bilirsin tel toka takabilirsin ama nolur taç takma

buff kullanabilirsin veya tepeden toplamayı deneyebilirsin

Buff ne yuto? Tepeden toplamayı beceremedim, yoksa düşünmedim değil. Acemiyim baya bi, pratik yaparsam olur.

fasulyek: Tel toka biraz fazla feminen geliyor.

Taç ve lastik bence de genelde kötü görünüyor.
Kısa saçları kulağının arkasına soksan? :D

Buradan da fikir edinirsin belki eksisozluk.com

olabilir ya da olmayabilir: O da rahatsız ediyor yahu :)

@d max buff iki ucu açık lastikli bandana boyunluk gibi çok işlevli bi dalganın selpak gibi ismi şeyolmuş bi markası. decathlonda ve bilumum aksesuar bilmemne dükkanında 10 liraya satılan bi olay özünde.

www.google.com.tr

olabilir ya da olmayabilir: Hehe...yaşadım bunları bayadır. Ek olarak eksisozluk.com

yuto: Buff nedir baktım. Her yerde de öyle bandanayla dolaşılmaz ama olabilecek bi şey gibi.

26 27

24 falan?

27

21

22 de olabilirsin 28 de.

26-28

22 - 23

25+ rahat

23-24

24-25

25

şaka yapıyosunuz di mi :D

20

20-23

+25

20

25

gösterme 24, gerçek 19-20

kardeş daha fazla gerilim vermeden söyle yaşını, bu kadar insan "ayh acaba bildim mi" sorusuyla yanıp tutuşuyor.
tepkiden anladığım kadarıyla 19'sun herhalde, max 20. ben 21 demişim işte, bakma sen bunlara.

Bana da 25 +- 2 opsiyon gibi geldi.

bence de 26-27

doğru cevap 19. bi de sakalsız attım lan.

19-20 diye düşündüm. Göz altlarından anlaşılıyor genç olduğun ama saç, sakal, kaş rengin koyu siyah olduğu için oradan büyük duruyorsun.

26-27 diye düşünmüştüm.

iyi ki ben cevap vermeden önce yazmışsın gerçek yaşını. yoksa çok merak ederdim gerçek yaşını.

yaşını büyük göstermeni takmıyorsundur umarım.

15

@runagain takıyorum ya, yaşımda göstermek istiyorum.

24. hacu bana da yaşıtlarım abi abi diyor, yapacak bir şey yok.

25

Sinek kaydı takıl o zaman her daim

Ilk fotograf 27-28 digeri 20-22

@yeteramadenedimherseyi, yapacak bir şey yok. bence tadını çıkar sen yine de.


@fusha'nın önerisi iyi. traş, ona göre bir saç sakal, giyim tarzı olabilir.

26

Oha 19 ne alakasi yok. :))

İlk fotoğrafta büyük duruyorsun da yatmaktan olmuş o, sakallı da olsan 2. fotoğrafta küçük olduğun belli en fazla 20 demiştim.

26-27

Biyolojik yaş 22
Zeka yaşı 17 gibi geldi bana

korkmayın, kemik yapınız yaşınızı geniş bir aralığa koyuyor sadece. yani büyük göstermek ve yaşlı göstermek farklı şeyler olduğu gibi sizde tahmini yaş aralığı büyük çıkmış. 19 yaşında olduğunuzu söyleyince gayet 19'luk duruyorsunuz. yani 19 yaşında insan böyle yaşlı gösterir mi, durumu söz konusu değil.
neyse neden kalpli kategoride bu soru anlayamadım ama çekimser bir şekilde gözümün yaşardığını söylemek istedim. "aa sebep sahibi bir ifşa, sorusu bilem var" dedim kendi kendime yani :D

@godoşu beklerken asldld, başlığa “ifşa+kaç yaşında gösteriyorum” yazıcaktım zaten unutmuşum

28

21-22 gösteriyorsun.

24 ten fazlasi degildir

Ben tipini baya baya Mor ve Ötesi solistine benzettim. Şaka yapmıyorum. Tabi adamın tipi son görüşüm de bundan 10 sene vardır herhalde, şimdiki yaşı da muhtemelen 40'ların başları. Ben 77'li halimle 40 olmuşum, o da benden büyüktü. Gerçi o eleman da küçük gösterirdi o zamanlar.

Vahsi daglarin derinlikleri, sonsuz isik icin gundelik hayatin enerjisini ve canliligini degistirebilecegin tuhaf bir pazar yeridir.

Siirsel bir ceviri olmadi ama anlam bu.

Vahşi dağların derinliklerinde, günlük hayatın canlılığı ve gürültüsüyle sonsuz ışığı takas edebileceğin tuhaf bir pazar yeri vardır.

20 dakikadan fazla sürer.

en fazla yarım saat.

Uçak yurt içi mi, dışı mı? Çünkü yurtiçi için minimum 1, yurtdışı için 2 saat lazım. Hatta Amerika gibi güvenlik önlemi uzun yerler için daha bile uzun. Metro sitesinde yaptığım aramada 20 dk. civarı bir müddet çıktı ama inmesi, çıkması, yere yabancıysan yer araması falan bi yarım saat koy. Yurtiçi uçağına rahat yetişilir ama yurtdışı az bi şey riskli. Bagaj yoksa online check-in yapmak biraz süre kazandıracaktır.

metrodan indikten sonra da 15-20 dk koy üstüne yürüme mesafesini, y.içi terminal uzak baya metro girişine.